Adalet Bakanı Gül: Türkiye adli yardımlaşmada üzerine düşen kolaylığı gösterdi

Adalet Bakanı Gül, ABD'li heyetin Türkiye'deki temaslarına ilişkin, "Türkiye, adli yardımlaşma kapsamında üzerine düşen yardımı, kolaylığı gösterdi. Umarım soruşturma neticesi bu örgütle (FETÖ) mücadele anlamında başarılı şekilde sonuçlanır." dedi.

Yerel Gerçek

ANKARA (AA) Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Kanal 7'de yayımlanan Başkent Kulisi programında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Yargı ve adalet mekanizmasının yüz yıllardır reforma konu olan başlıklardan birisi olduğunu belirten Gül, Türkiye'de belli dönemlerde belli kesimlerin yargıyı güç devşirme, ele geçirme olarak gördüğünü ifade etti. Gül, yargının bir toplumun ideolojisinin aparatı olmadığını, Türk milleti adına karar veren ve milletin her kesiminin güven duyduğu, saygın bir kurum olduğunu vurguladı.

FETÖ'nün geçmişte yargıdaki gücüne şahit olunduğunu anımsatan Gül, 15 Temmuz süreciyle beraber FETÖ'cü yargı mensuplarının tasfiye edildiğini böylece Türk yargısının anayasa çerçevesinde karar veren bir yargı haline geldiğini dile getirdi.

Bu süreçte yaşananlar nedeniyle toplumda yargıya güvenin azaldığını, bu güveni artırmak için çalışmalar yapılacağını anlatan Gül, "Yeni dönemde, 2019'da yargı reformu belgesini de güncellemek bunun için bir vesile. Önümüzdeki 5 yıllık planda yargıya güven nasıl artırılacak, bağımsızlık, tarafsızlığı güçlendirici ne gibi adımlar atılacak hükümetimizin temel yaklaşımı olacak." diye konuştu.

"70 puanı tekrar getirerek çıtayı yükseltmeyi düşünüyoruz"

Muhalefetten ve Avrupa'dan "Yargı, AK Parti yönetiminin arka bahçesi oldu." eleştirilerinin yapıldığının hatırlatılması üzerine Gül, bu eleştirilerin hiçbirinin doğru olmadığını söyledi.

Adalet Bakanı Gül, yargının hiçbir partinin, siyasi görüşün, ideolojinin ajandasında olabilecek bir konu olmadığına dikkati çekti.

2,5 yıl içerisinde 9 bin civarında hakim ve savcı alındığının, her toplum kademesinden insanın bu sistemin içerisine girip girmediğinin sorusuna Gül, "Komisyonların yaptığı yazılı sınav söz konusu. İhtiyaçtan dolayı da son zamanlarda puan aşağıya çekildi. Önümüzdeki dönemde 70 puanı tekrar getirerek çıtayı yükseltmeyi düşünüyoruz." yanıtını verdi.

Hakim ve savcı alımlarında siyasal bir etkinin olmadığına değinen Gül, kriterlere, aldığı puanlara bakılarak alımların yapıldığını bildirdi.

"Yargı organlarınca adli yardımlaşma talebi uygun görüldü"

ABD'li heyetin Türkiye'deki temaslarına ilişkin bir soruya karşılık Gül, temasların iki ülke arasında adli yardımlaşma konusu kapsamında gerçekleştirildiğine işaret etti.

Gül, ülkelerin kendi vatandaşlarıyla, ülkeleriyle ilgili birtakım hukuki meselelerle ilgili ihtiyaç duyacağı konuları daha iyi anlamak için bir başka ülkeden adli yardım talebinde bulunduğunu anlattı.

Amerika Birleşik Devletlerinde yürütülen bir soruşturma çerçevesinde Türkiye'den adli yardımlaşma talebi olduğunu dile getiren Abdulhamit Gül, Türkiye'deki yargı organlarınca bu adli yardımlaşma talebinin uygun görüldüğünü aktardı.

Amerika'nın yürüttüğü bir soruşturma olduğunu, bunun gizli yürüdüğünü vurgulayan Gül, "Onların yaptığı soruşturma adına bizim bir şey söylememiz mümkün değil. Türkiye adli yardımlaşma kapsamında üzerine düşen yardımı, kolaylığı gösterdi. Umarım soruşturma neticesi bu örgütle (FETÖ) mücadele anlamında başarılı şekilde sonuçlanır." ifadesini kullandı.

"FETÖ ve darbe ilişkisini mi anlamaya çalışıyorlar? Yoksa başka bir şey mi?" sorusunu Gül, "Adli yardımlaşma konusunda onların talep ettiği konular dinlenildi. Bu konuda kanaatleri nasıl oluşacak ya da nereye varacaklar bunu tam gördükten sonra bu husus daha net değerlendirilebilir." şeklinde yanıtladı.

"Davanın hedef süresi yer alacak"

Yargının iş yüküne de değinen Gül, "2018 yılı içerisinde yüksek mahkeme, Yargıtay, Danıştay ve ilk derece mahkemeleri dahil hakim ve savcılarımızın önünde yaklaşık 11 milyon dosya var." bilgisini verdi.

"Geç gelen adaletin, adalet olmadığı" temel yaklaşımından hareketle adil bir yargılamada makul sürenin ne olduğu üzerine çalıştıklarının altını çizen Bakan Gül, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu çalışma yapılırken de hakim, savcı, avukat ve bakanlık ilgililerince hem savcılık hem de dava aşamasına dair yüzlerce konu belirlendi. Bir davanın hedef süreleri belirlendi. Bir kişi dava açtığında, verilen belgede davanın hedef süresi yer alacak. Mesela 150 günse vatandaş 150 gün bekleyeceğini bilecek. Herkes planını ona göre yapacak. Bu dava 100 günde ya da 90 günde de bitebilir. Bu çabuk yargılama veya hızlı yargılama değil, adil ve makul yargılamayı arıyoruz. Davayla ilgili yeni bir sanık ya da delil çıktığında 'benim sürem bitti davayı sonuçlandırmam gerek' denilmeyecek. Maddi gerçeğe ulaşılacak. 150 gün aşılınca mekanizma bunu kontrol edecek. Kimse dosyaların gecikmesini istemez. Biz bu uygulamayla mahkemelerin ve dosyaların röntgenini çekeceğiz."

"Şöyle bir çalışma oldu demek şu an için erken"

Bakan Gül, "Hem memnuniyeti hem de güveni artırmak anlamında çalışmalarımız sürüyor. Bazı siyasilerin söylediği 'yargıya güven şuralarda' diye bir ifade asla doğru değil. Yargı yine en güvenilir kurumlar arasında. Bu saygınlığı daha da artırmamız lazım." dedi.

Hukuki güvencenin yatırım ve ekonomiyle iç içe olan bir kavram olduğunu belirten Gül, şunları söyledi:

"Yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili geçtiğimiz yasama dönemi kapanmadan çıkarttığımız kanunlarla Türkiye, dünyada yatırım yapılabilir ülkeler arasında yaklaşık 20 sıra sıçrama yaptı. Mevzuatı buna göre düzenledik, bürokrasiyi attık. Dolayısıyla Türkiye, yatırım yapılabilme noktasında bir üst lige çıkmış bir ülkedir. Yatırımcı Türkiye'yi güvenli bir liman olarak görüyor. Bunu hem rakamlar gösteriyor hem de Dünya Bankasının sıralamasında Türkiye çok iyi bir yerde."

Abdulhamit Gül, kamuoyundaki af tartışmalarına ilişkin, şunları kaydetti:

"Hükümetimizin yapmış olduğu çalışma, bizim teknik olarak yaptığımız hazırlık, Türkiye'de ceza adalet sistemi anlamında masaya yatırdığımız bir infaz sistemi meselesi var. Bazı suçlarla ilgili infazın artırılması veya azaltılması, suçu önleme anlamında istatistiklere bakarak verileri ele alıp, uzman akademisyenlerle ve uygulayıcılarla bir çalışma ortaya koyuyoruz. Teknik olarak yaptığımız bu çalışma Meclisin takdirinde. Toplumun ihtiyaçına göre, dünyanın geldiği nokta da dikkate alınarak genel bir çalışma yapılıyor. Elektronik kelepçe, farklı çağdaş infaz sistemleri dahil olmak üzere, infaz süreleri dahil olmak üzere çalışmalar yapılıyor. Şöyle bir çalışma oldu demek şu an için erken."