'Nerede bir darbe girişimi varsa hepsinin karşısındayız'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyanın neresinde olursa olsun, nerede bir darbe girişimi varsa ayırt etmeksizin biz hepsinin karşısındayız." dedi.

Yerel Gerçek

ANKARA(AA) Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu'nda düzenlenen Kara Harp Okulu HGM Atlas ve HGM Küre Uygulamaları Tanıtım Töreni'nde yaptığı konuşmada, uygulamaların Türkiye'ye hayırlı olmasını temenni etti.

Belediye başkanlığı döneminde özellikle harita çalışmalarında Milli Savunma Bakanlığı haricinde müracaat edilecek bir yer olmadığına değinen Erdoğan, "Bir taraftan Google, bir taraftan Yandex aracılığıyla şimdi yaygınlaşmaya başladı. Fakat bizim çok daha ileriye gitmemiz gerekiyordu. Harita Genel Müdürlüğümüzün, Milli Savunma Bakanlığı çatısı altında şimdi güçlü bir şekilde ortaya çıkmış olması bizler için bir iftihar vesilesidir. Her türlü takdirin üzerindedir." diye konuştu.

Bu uygulamaların gerisinde, Türkiye'nin geçmişten bugüne tüm birikiminin yattığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Harita Genel Müdürlüğümüz ve diğer kurumlarımızın hafızaları, bu projenin temel altyapısını oluşturuyor. Bugün burada bardağın boş tarafından baktığımızda, 'niye bu kadar geciktik' diye hayıflanıyoruz. Bardağın dolu tarafından baktığımızda ise 'hamdolsun biz de milli harita uygulamamıza kavuştuk' diyoruz. İşte böylesine karışık duygular içerisindeyiz. Yaklaşık yarım asırdır bilgi toplumundan, 20. asrın başından beri de dijital dünyadan bahsediyoruz. Bilginin ve teknolojinin nasıl bir güç olduğunu, küresel şirketlerin piyasa değerleri bize en çarpıcı bir şekilde bunu anlatıyor."

"Dünyanın en değerli 5 şirketi dijital teknolojiye dayalı çalışıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl dünyanın en değerli 5 şirketinin tamamının, ilk 10 şirketin de 7'sinin dijital teknoloji veya bu altyapıya dayalı çalışan hizmet şirketleri olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Ülkemizin geçmişte çok uzun bir süre bu gelişmelere adeta seyirci kalması, hatta devri geçmiş teknolojilerin çöplüğüne dönüşmesi gerçekten üzüntü vericidir. Başbakanlığım döneminde himayem altına aldığım, projelerini yakından takip ettiğim, toplantılarına düzenli olarak katıldığım alanlardan biri de bilim ve teknolojidir, özellikle savunma sanayisidir. Göreve geldiğimiz de savunma sanayinde yüzde 20 gibi bir ihtiyacı karşılarken hamdolsun şu anda yüzde 65 seviyesine çıkmış durumdayız, yeterli değil. Bunu daha da yukarılara çıkartacağız. Bilim ve teknolojideki gayretlerimiz sadece savunma sanayisinden ibaret değildir. Ülkemiz her alanda teknolojik devrimin nimetlerinden faydalanmıştır. Geniş bant internet abone sayısının 16 yılda 3 binden 74 milyona yaklaşması, mobil telefon abone sayısının 23 milyondan 80 milyonun üzerine çıkması bu devrimin işaretleridir. Bu sayede kamu elektronik devlet uygulamalarıyla özel sektörümüz de kendi çalışmalarında hizmetlerini büyük ölçüde dijital hale getirmiş ve bunu başarmıştır. Milletimiz de bu devrime sıkı sıkıya sahip çıkmıştır."

"Türkiye Uzay Ajansı ile yeni bir aşamaya geçtiğimize inanıyorum"
"Ülkemizde elektronik devlet kullanıcı sayısı 41 milyonun üzerine çıkmıştır." bilgisini paylaşan Erdoğan, fiber hatların uzunluğunun 345 bin kilometreye dayandığını, abone sayısının 2,7 milyonu bulduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyanın çevresine yerleştirdiğimiz yeni uydularla, halen hazırlığını sürdürdüğümüz 3 yeni uyduyla bu yarışta yerimizi almanın gayreti içindeyiz." diye konuştu.

"Kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz Türkiye Uzay Ajansı ile uzay çalışmalarında yeni bir aşamaya geçtiğimize inanıyorum." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gerek Küre gerekse Atlas, bize ülkemizin en ince noktalarına varıncaya kadar, hatta benim ilçeme, köyüme kadar her şeyi gösteriyor ve yeni yapılmakta olan ArtvinRize Havalimanı'nı seyrediyoruz, Rumelikavağı'ndaki 3. köprüyü de en güzel şekliyle gayet net görme mutluluğuna erişmiş vaziyetteyiz. Tabii bu koordinatlarıyla çok farklı bir yere, işte Münbiç'te, Afrin'de bütün bunların gayet net bir şekilde gösteriliyor olması bizim heyecanımızı daha da artırıyor. Neticeye ulaşmada bunların bize sağlayacağı imkanlar çok çok büyük. Araştırma geliştirme merkezlerimizin sayısı, şu an itibarıyla bini geçti, tasarım merkezlerimizin sayısı 300'e yaklaştı. Teknopark sayımız 81'i buldu. Gençlerimizin bilim ve teknolojiye olan ilgisinin her geçen gün arttığını görüyoruz. Türkiye'nin sanayi ve teknolojide katettiği mesafe diğer alanlardaki gayretlerimizin alt yapısını oluşturmuştur. Cumhurbaşkanlığımız bünyesinde kurulan bir sistemle 81 ilimizin tüm yatırımlarını takip ediyoruz. Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi ile tüm kurumlarımızla acil durum bilgi akışını koordine ediyoruz.

Her biri kendi alanında iftihar verici başarılara imza atan teknoloji, yazılım ve üretim şirketlerimizi yakından izliyoruz. Bugün tanıtımını yaptığımız harita programlarımız da işte bu gayretlerin bir örneğidir. Dünya, 18. yüzyıldan beri bilim ve teknolojinin iç içe geçerek, insanların günlük hayatlarında çok büyük değişimlere yol açtığı bir dönemi yaşıyor. Sanayi Devrimi, insanlık tarihinde önemli bir dönüm noktasıydı. Önce su ve buhar gücü ile ardından elektrik gücüyle yükselişe geçen Sanayi Devrimi, geçtiğimiz asırda bilgi teknolojileriyle zirve yaptı, zirveye ulaştı. Üretim süreçlerinin otomasyonu, bilgisayar ve yazılım teknolojilerinin önünü açmıştır."

"Verinin değere dönüşmesi yerli ve milli bir anlayışla mümkündür"
Geçen yüzyılın belirleyicisinin üretim gücü ve buradan elde edilen katma değer olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün artık gücün belirleyicisi, sahip olunan veri ve bunları işleme kabiliyeti olarak ifade ediliyor. Verinin değere dönüşmesi ise ancak yerli ve milli bir anlayışla sahiplenilmesiyle mümkündür. Nasıl ülkemizin her karış toprağı canımız pahasına bir değere sahipse her bayt veriye aynı gözle bakmalıyız." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, amaçlarının sadece mevcut veriyi muhafaza etmek, anlık veriyi takip etmek değil, asıl olarak bu veriyi işleyerek, anlamlı hale getirecek ve kullanılabilir hale getirecek adımların atılmasını sağlamak olduğunu vurguladı.

Verinin işlenmesinde zaman, konum ve harita bilgisi gibi hususların kritik öneme sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

"İşte bugün tanıtımını yaptığımız Harita Genel Müdürlüğü Atlas ve Harita Genel Müdürlüğü Küre uygulamaları bu bakımdan hayati öneme sahiptir. Daha önemlisi bu süreçte yapay zekanın öne çıkmasının kaçınılmaz hale gelmesidir. Yapay zeka her alanda dünyanın geleceğine damga vuracak yepyeni bir devrimdir. Bu büyük değişim sürecini kontrollü şekilde yürütmemiz gerekiyor. Gerekli hazırlığı yapmadan böyle bir değişim seline kapılmak bizi yeniden çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya getirecektir. Bilginin ve teknolojinin sunduğu imkanları ülkemizin ve milletimizin hedefleriyle harmanlayarak özel, kamu ayrımı yapmadan tüm kurumlarımızı bu büyük değişime hazırlamalıyız."

"İnsan her şeyin merkezinde olmaya devam edecektir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, yapay zeka konusunda nereye varılırsa varılsın, insan her şeyin merkezinde olmaya devam edecektir. İnsan varsa bütün bu gelişmeler, bu eserler var. İnsan yoksa bunların hiçbiri yok. Bunun için biz tüm çalışmalarımızı insan merkezli bir anlayışla yürütmeyi sürdüreceğiz. İnsanı metalaştıran, eşyayı ve bilgiyi insana değil, insanı eşyaya ve bilgiye hizmet eder hale getiren anlayış bizim medeniyetimizle ve kültürümüzle bağdaşmaz. Bizim mutlak sorumlu olduğumuz tek güç Rabbimizdir. Onun dışındaki her şey her faaliyet, her üretim insan içindir. Türkiye olarak bizi orta üst ve üst gelişmişlik derecesine sahip ülkelerden ayıran en önemli özellik bana göre işte bu anlayışımızdır. Biz asla Batı dünyasının mültecilere kapılarını kapatmasına, her gün Akdeniz'in karanlık sularında onların ölümünü seyretmesine yol açan zihniyetle hareket etmedik, edemeyiz."

"Bize 780 bin kilometre karelik vatan topraklarımız yeter"
Suriye'de yürütülen askeri operasyonların bir amacının kendi sınırlarımızı güvenlik altına almaksa diğer amacının da oradaki insanların huzurunu sağlamak olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

"İşte dün Rusya ziyaretimizin ana ekseninden birini bu oluşturuyordu. Attığımız adımlar bunun için. Buradaki huzuru nasıl sağlarız. Afrin'de nasıl sağlarız, İdlib'de nasıl sağlarız, Cerablus'ta nasıl sağlarız? Suriye'nin özellikle bize yakın olan bölgesindeki Sayın Trump'ın ifadesiyle o 20 mil yani açarsak 3032 kilometre derinlikte bunu nasıl sağlarız? Bütün bu çalışmalar bunun için. Yoksa bizim 'Suriye'de işgal' diye bir derdimiz yok. Bize 780 bin kilometre karelik vatan topraklarımız yeter. Ama biz buraya nereden geldik. Biz buraya 20 milyon kilometrekarelik topraklardan kaybede kaybede kaybede 780 bin kilometrekareye geldik. Biz sıradan bir kabile devleti değildik. Şu anda da biz bir kabile devleti değiliz. Biz anlı şanlı bir Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz. Burada topraklarımızda en ufak bir parselasyona müsade etmeyiz. Açık söylüyorum, Suriye'de insani amaçlarla bulunan tek ülke Türkiye'dir. Bölgedeki diğer tüm güçlerin ajandalarında başka hesaplar, başka projeler vardır."

"Ne olursa olsun ayakta kalmanın önemini çok iyi biliyoruz"
Erdoğan, Irak'ın 1991 ve 2003 işgallerinin Türkiye'ye etkilerinde, Avrupa'da vatandaşlara yönelik ırkçı saldırılarda ve ayrımcı uygulamalarda da bu gerçeğin görüldüğünü hatırlattı.

Avrupa Birliği üyelik sürecinde diğer tüm üyelerden farklı muamelelere maruz kalındığını anımsatan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:

"Suriye'de 2011 yılından beri süren krizde bu gerçeği gördük. Sınırlarımıza dayanan DEAŞ ve PKK/YPG teröristlerine karşı yürüttüğümüz mücadele sırasında bu gerçeği gördük. Ülkemizdeki terör örgütleriyle mücadelemizin önü sürekli kesilmeye çalışılarak bu gerçeği gördük. İşte bunun için 16 yıldır Türkiye'yi her alanda güçlendirmenin, büyütmenin, kendi ayakları üzerinde durabilmenin mücadelesini veriyoruz. Düştüğümüzde tekme atmak için bekleyen o kadar çok kesim var ki. Ne olursa olsun ayakta kalmanın önemini çok iyi biliyoruz.

Türkiye'nin son 56 yılda başına gelen her hadise, ülkemizi tökezletip düşürme projesinin birer parçasıdır. Avrupa Birliği süreci budur, şu anda Suriye'de yaşanan olaylardaki durum budur."

Adana Mutabakatı
Erdoğan, 1998'de Suriye ile Türkiye arasında Adana Mutabakatı imzalandığını anımsatarak, bunun altında bölücü terör örgütünün tesliminin yattığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünkü seyahattan sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığımız görüşmelerle yeniden gündeme gelen Adana Mutabakatı üzerinde ısrarlı şekilde durmamızın gerekliliğini daha iyi anlıyoruz. Milletimiz bu gerçeği gördüğü için ülkesine ve devletine sımsıkı sarılmış, birlik ve beraberlik içinde tüm saldırıları boşa çıkarmıştır." diye konuştu.

15 Temmuz 2016'dakinin, bu saldırıların en alçağı ve kanlısı olduğuna işaret eden Erdoğan, daha önce çeşitli bahanelerle sokakları karıştırmak veya çukurlarla bölmek isteyenlerin, emniyeti, yargıyı, bürokrasiyi, medyayı kullanarak gizli darbeler peşinde koşanların amaçlarına ulaşamadığını ifade etti.

Recep Tayyip Erdoğan, "Sonunda en kaba şekliyle darbe teşebbüsüne kadar işi vardırdılar." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz'da devlete darbe girişimi yapıldığına işaret ederek, "Biz demokrasiye inanmış bir ülke olarak, demokrasiye inanmış Cumhurbaşkanı olarak tüm heyetimle, ekibimle dünyanın neresinde olursa olsun, nerede bir darbe girişimi varsa ayırt etmeksizin biz hepsinin karşısındayız. Zira sandıktan gelene herkes saygı duymak zorundadır." değerlendirmesinde bulundu.

"Türk Silahlı Kuvvetleri 15 Temmuz öncesinden daha güçlüdür"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"FETÖ'ye karşı yürütülen mücadelede en küçük bir tereddüt, en küçük bir gevşeme, en küçük bir gerileme asla söz konusu değildir. Bu ülkeyi FETÖ belasından tamamen temizleyene kadar mücadelemiz sürecektir. Dünyada böylesine büyük bir tehdide karşı mücadelesini bizim kadar hukuk devleti sınırları içinde yürüten ve yürütebilecek bir başka ülke yoktur. Darbecilerin gözlerini kan bürümüş şekilde sokakları ateşe boğdukları anlarda dahi bu anlayıştan taviz vermedik. Mücadelemizi hep adaletin, hukukun, kanunun, kolluğun, savcının, hakimin her zaman ve herkese lazım olduğu bilinciyle yürüttük.

Şayet haksızlık yapılmış olan varsa, onlara haklarını iade ettik. Şayet bir şekilde kendini saklamayı, gizlemeyi başarmış varsa onları da takip ettik, bulduk ve adaletin karşısına çıkardık. Verilen bu kutlu mücadeleyi sulandırmaya, kendi çıkarlarına alet etmeye çalışanlara da izin vermedik. Ne askeri ve sivil bürokraside, ne iş dünyasında ne de diğer alanlarda başka hiçbir hesabın FETÖ kılığı altına sokularak asıl mücadelenin örselenmesine göz yummadık. Bugün Türk yargısı da Türk polis teşkilatı da Türk Silahlı Kuvvetleri de Türk iş dünyası da 15 Temmuz öncesinden daha güçlüdür, daha şeffaftır, daha motivasyonludur. Çünkü perdeler kalkmış, kumpaslar çözülmüş, her şey devletin ve milletin gözü önünde yapılır hale gelmiştir. Milletimiz birliğini, beraberliğini koruduğu kurumlar itibarıyla ülkesine, devletine sadakatle hizmet vermeye devam ettiği sürece bu ülkenin bileğini kimse bükemez.

Muhabir: Zafer Fatih BeyazYasemin KalyoncuoğluMerve Yıldızalp