İSTANBUL (AA) Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir'de Millet Bahçeleri Açılış Töreni'nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir, Kayaşehir, Hoşdere, Baruthane ve Çırpıcı millet bahçelerinin ayrıca bu vesileyle resmi açılışlarını yapacakları Hasan Küçükoğlu Cami ve Halkalı Cami'nin de şehre, ülkeye ve millete hayırlı olmasını diledi.
Hizmete sundukları millet bahçeleriyle 100 günlük icraat programında yer alan taahhütlerinden birini daha yerine getirmiş olduklarını belirten Erdoğan, "Söz verdik, yaptık. Bitmedi, yapıyoruz, yapacağız." dedi.
Başakşehir Millet Bahçesi'nin 360 bin metrekare alan üzerine kurulduğunu, bu güzide eserin İkitelli Şehir Hastanesi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu ve Kanal İstanbul gibi dev projelerin merkezinde yer aldığını ifade eden Erdoğan, "Bahçemiz camiden kapalı otoparka, biyolojik göletten koku bahçelerine, etkinlik çayırından millet kıraathanesine, yürüyüş ve bisiklet yollarından oyun alanlarına kadar tüm ihtiyaçlara cevap verecek tesislerle donatılmıştır." diye konuştu.
'Biz yaparız, onlar konuşur, farkımız bu'
Kayaşehir Millet Bahçesi'nin 350 bin metrekarelik alan üzerinde, her türlü ihtiyaca cevap verecek tesislere sahip bir proje olduğunu anlatan Erdoğan, "Biz yaparız, onlar konuşur, farkımız bu. Bu projede de yürüyüş yollarından seyir terasına, kültür sanat etkinlikleri için kullanılacak sahneden, piknik ve oyun alanlarına kadar pek çok tesis bulunuyor. Hoşdere Millet Bahçemiz 142 bin metrekare alan üzerinde tesis edilmiştir. Biyolojik göletten, yürüyüş yollarına ve meyve bahçelerine kadar pek çok tesis bu bahçede yer alıyor." ifadelerini kullandı.
"Ben bugün buradaki şu katılımı görünce, Rabbime hamdediyorum. Bütün vatandaşlarım burada." diyen Erdoğan, halka "Ne diyoruz? Durmak yok. 31 Mart'a hazır mıyız?" diye seslendi. Vatandaşlar da "Yola devam. Hazırız." yanıtını verdi.
Baruthane Millet Bahçesi'nin yaklaşık 60 bin metrekare alan üzerine kurulduğunu, binlerce gül, meyve ağacı, mevsimlik çiçeğin yanında bu bahçenin Osmanlı Baruthanesi binası ile de tarihi bir kimliğe sahip olduğunu ifade eden Erdoğan, tarihi eseri yıktırmadıklarını, sahip çıktıklarını söyledi.
Çırpıcı Millet Bahçesi'nin 465 bin metrekare alan üzerinde etap etap inşa edildiğini aktaran Erdoğan, bugün tamamlanmış olan ilk 4 etabının açılışını yaptıklarını belirtti.
'Hedefimiz inşallah her şehrimize birer tane millet bahçesi kazandırmak'
Erdoğan, ayrıca 18 ildeki 33 millet bahçesiyle ilgili çalışmaların son aşamaya geldiğini anlatarak, "Hedefimiz inşallah her şehrimize birer tane millet bahçesi kazandırmaktır. Biz durmuyoruz, onlar dedikodu yapıyor. Bunlar ne yapılırsa yapılsın, karşısına dikiliyorlar. Biz Kanal İstanbul diyoruz, onlar 'istemezük, yaptırmazük' diyorlar. Yapacağız, yapacağız, isteseniz de istemeseniz de yapacağız." diye konuştu.
Bugün açılışını yaptıkları 5 millet bahçesinin büyüklüğünün 1,5 milyon metrekareyi bulduğunu, sadece bu projelerle İstanbul'da kişi başına düşen yeşil alan miktarını yüzde 10 arttırdıklarını belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Atatürk Havalimanı sahasındaki millet bahçemizi açtığımızda bu oran çok daha yükseklere çıkacaktır. Tabii Atatürk Havalimanı'nda bir özellik daha var orada bir tane pist bırakıyoruz. Kapalı alanları fuar alanı haline getiriyoruz. Türkiye'nin en büyük fuar alanını, Atatürk Havalimanı'ndaki o kapalı alanlarla yapmış olacağız. Bunun dışında da devasa bir millet bahçesini orada yapacağız. İstanbul bir başka güzelleşecek, daha güzel olacak. Bize bu yakışır, bu millete bu yakışır. Bunları yapacağız ama tabii size de çalışmak... Kapı kapı dolaşacağız, herkese anlatacağız, bildiklerinizi bilmeyenlere duyuracağız. Çevrecilik adına yakıp yıkanlar, gezi olaylarını yapanlar, ülkenin hayrına her işin karşısına dikilenler gelip şu millet bahçelerine baksınlar ve gerçek çevrecilik nedir görsünler."
'Gönül Belediyeciliği'
İnsanın, vücuda getirdiği şehirlerle aynı zamanda kendini de inşa ettiğini söyleyen büyükler için şehir kavramının, gönülleri de içine alacak geniş bir mana ifade ettiğini anlatan Erdoğan, "Şehir budur. İşte bu sebeple biz de hizmet belediyeciliği derken, gönül belediyeciliğini de içine alan daha kapsamlı bir anlayışı ifade ediyoruz ama ben bugün sizi bir başka görüyorum. Bambaşka bir heyecanınız var maşallah. Rabbim bu heyecanınızı, ziyade etsin." dedi.
Şayet bir şehirde, gönlünü kazanamadıkları tek bir kişi bırakmışlarsa o şehri baştan sona yeniden inşa etseler dahi vazifelerini layıkıyla yerine getirmiş olmayacaklarını ifade eden Erdoğan, "Bunun için 31 Mart 2019 seçimlerini 'Gönül Belediyeciliği' seçimi olarak görüyoruz. Adını böyle koyduk, gönül belediyeciliği. Ne yapacağız? Gönülleri fethedeceğiz. Hizmet gerekli ama yeterli değil. Yeterli olan ne? Gönülleri kazanmak. Biz, gönüller almaya geldik. İnşallah seçim gününe kadar en küçük beldeden, ülkemizin en büyük şehri İstanbul'a kadar her haneye her iş yerine ulaşacak, sıkmadık el, dokunmadık gönül, fethetmedik kalp bırakmayacağız." diye konuştu.
"Kişi başına düşen yeşil miktarını iki katına çıkardık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da kişi başına düşen yeşil alan miktarını 16 yılda iki katına çıkardıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Çeşitli projeler için yerlerinden edilen her ağaca karşılık uygun bir yerde katbekat fazlasının dikilmesini ve yeşertilmesini sağladık. Sadece geçtiğimiz yıl bu şehirde 180 bin yeni ağaç dikildi. Aynı anlayışla 81 vilayetimize yaklaştık ve orman varlığımızı 1,5 milyon hektar artırdık. Toprakla buluşturduğumuz 4 milyarın üzerindeki fidan sayesinde ülkemizin her köşesini yeni ormanlarla buluşturduk. Anadolu'nun pek çok yerindeki kel tepeler gerçekleştirdiğimiz projeler sayesinde bugün insan boyunu geçen çam, sedir, meşe, ardıç ağaçlarıyla donanmış durumdadır."
Medeniyetimizde sömürge olarak kullanılacak arka bahçeler oluşturma adetinin kesinlikle olmadığını ifade eden Erdoğan, başka insanların acıları, kanları, emekleri, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri üzerinde kurulan refahın tıpkı sırça bir köşk gibi eninde sonunda tuzla buz olmaya mahkum olduğuna inandıklarını söyledi.
Bunun için hem Türkiye'de hem de gönül coğrafyasının tüm köşelerinde adalet, hakkaniyet, vicdan ve paylaşım esasına dayalı bir siyaset takip ettiklerini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"'Dünya beşten büyüktür' itirazımızdan Afrika politikalarımıza, Filistin meselesinden Kudüs ve Suriye krizine kadar her konuda aynı kararlı duruşu gösterdik. Ülkemizi kendi arka bahçeleri haline getirmek isteyenlere Çanakkale'den İstiklal Harbimize ve 15 Temmuz'a kadar her fırsatta gereken cevabı milletçe verdik. Her fırsatta gereken cevabı milletçe verdik. Terör örgütlerini ve içimizdeki darbeci hainleri kullanarak ülkemize diz çöktüremeyenler bu defa milletimizi suni tartışmalar üzerinden kamplaştırarak eski oyunlarını yeniden canlandırmanın peşindeler. Türkiye'nin demokraside, hak ve özgürlüklerde ileriye gitmiş, şiddete ve hakarete meyil etmediği sürece her türlü görüşün, düşüncenin, fikrin, zikrin hayat bulabildiği zenginlikte bir ülke olması birilerini rahatsız ediyor. Bakınız açık ve net söylüyorum. Biz tek parti devrinden beri milleti aşağılayan, küçümseyen, hararet eden, kendi marjinal yaklaşımlarını topluma dayatmak isteyen azgın azınlığın oyunlarıyla sarsılacak bir ülke değiliz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu oyununa gelmedik ve gelmeyeceğiz. Kendi kifayetsizliklerini, kendi tembelliklerini, ilkelliklerini milletimizin değerlerini istismar aracı haline getirerek, örtmek isteyenlere meydanı asla bırakmayacağız."
"Türkiye'de hiç kimse eleştirilemez değildir"
Erdoğan, güya en hararetli savunucuları olduğu andı ezbere okumaktan, İstiklal Marşımızın değil 10 kıtasını ilk iki kıtasını yanlışsız söyleyebilmekten aciz birilerinin milletin kafasını karıştırmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
"Utanmadan sıkılmadan bana İstiklal Marşı'nı okuyup okumamaktan bahsediyor" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hadi oradan, git ya... Biz onunla büyüdük onunla buralara geldik. Önce haddini bileceksin. Biz istiklal Marşı'yla Safahat'ı yastık altı kitabı olarak koyduk ve öyle büyüdük. Milletimizin de bizim de karnımız bu bayat oyunlara toktur. Türkiye'de ne Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'e ne de inancından, meşrebinden kılık kıyafetinden dolayı herhangi bir vatandaşımıza hararet edilmesine izin veremeyiz. Bunları birbirinin alternatifi değil hep bir arada olduğu zaman gücümüzü artıran zenginlikler olarak görüyoruz. Eleştiri, farklı düşünce, farklı değerlendirme elbette olacaktır. Türkiye'de hiç kimse eleştirilemez değildir, layüsel hiç değildir."
Erdoğan, bu konuda kırmızı çizgilerinin terör, kişisel hakların ihlali ve iftira olduğuna dikkati çekerek, "Teröristlerin cenazelerine gitmekten geri durmayanlar, teröre, Kobani'ye çanak tutanları cezaevinde gidip ziyaret eden CHP'liler ve diğer siyasi parti mensupları, kalkıp da bu ülkede bizim değerlerimize saldıramazlar. Medyada ve özelikle sosyal medyada yer alan şahsımıza yönelik hakaretlerde bu sınırlar aşılmadıkça, herhangi bir yola başvurmuyoruz ama aşıldığı zaman hukuk bizim için tek geçerli yoldur. Bu mahremiyet, özgürlük alanları ister halen hayatta olsun, ister olmasın herkes için geçerlidir." diye konuştu.
"Milletimizin tercihi yine AK Parti belediyeciliğinden yana olacaktır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ağızlarını açtıklarında, her açtıklarında Atatürk istismarı yapan, buna karşılık onun bizlere emaneti olan cumhuriyetimizi bir milim ileriye taşıyacak hiçbir icraatları bulunmayanları bir kez daha milletimizin terazisine çıkartacağız. 31 Mart 2019 seçimleri bu ülkeye, bu ülkenin şehirlerine hizmeti geçenlerle sadece ortak değerlerimizi istismarı yapanların karnelerinin milletimizin önüne çıkacağı gün olacaktır.
Türkiye'nin şehirlerinin önemli bir bölümü 2004'te 2009'da, 2014'te AK Parti belediyeciliğini tercih etti. İnşallah 2019'da da milletimizin tercihi yine AK Parti belediyeciliğinden yana olacaktır ben buna inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir'deki Millet Bahçesi'nin açılışının ardından telekonferans yöntemiyle diğer millet bahçelerine bağlanarak açılışlarını gerçekleştirdi.
Erdoğan, törenin ardından aynı bahçenin yanında yapılan Başakşehir Merkez Camisi'ne girerek burada bir süre kaldı.
Muhabir: Çiğdem Alyanak, İsmail Özdemir, Hanife Sevinç, Mücahit Türetken, Murat Paksoy