ANKARA (AA) ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinin resmi Twitter hesabından yapılan paylaşımda, "ABD, Türkiye Dışişleri Bakanlığının değerlendirmesine katılıyor." sözleri yer alırken, Türkiye'nin konuya ilişkin açıklamasındaki "Keyfi tutuklamalara maruz kalan bir milyondan fazla Uygur Türkü'nün toplama kamplarında ve hapishanelerde işkence ve siyasi beyin yıkamaya maruz bırakıldıkları artık bir sır değildir." ifadelerine yer verildi.
Türkiye'nin tepkisi
Dışişleri Bakanlığı, Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikasının insanlık adına büyük bir utanç kaynağı olduğunu belirtmişti. Çin makamlarını, toplama kamplarını kapatmaya davet eden Bakanlık, "Türk kamuoyunun ağır insan hakları ihlalleri konusundaki tepkisinin Çin makamlarınca dikkate alınmasını bekliyoruz." ifadesini kullanmıştı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de "Uygur Türklerine dönük keyfi tutuklamalar, bir milyondan fazla Uygur Türkü'nün toplama kamplarında ve hapishanelerde alıkonulması gibi eylemlerin hiçbir şekilde meşru bulunmayacağını söylüyoruz." değerlendirmesini yapmıştı.
Uluslararası toplumdan Çin'e çağrılar
Dünya genelinde çok sayıda hükümet, uluslararası örgüt ve sivil toplum kuruluşu, Çin'in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarına tepki gösteriyor.
Avrupa Birliği (AB), Çin'le geçen yıl temmuz ayında başkent Pekin'de yaptığı İnsan Hakları Diyaloğu toplantısının ardından, insan hakları savunucuları, dini inançları nedeniyle zulüm gören kişiler ve ifade özgürlüğü ile temel insan haklarına aykırı şekilde hapsedilen Tibetlilerin ve Uygurların serbest bırakılmasını istemişti.
ABD Kongresinde görüşülmeye devam eden bir yasa tasarısı, 1 milyondan fazla Uygur Türkü'nün maruz kaldığı ağır insan hakları ihlallerinden dolayı Amerikan yönetiminin Çin'e yaptırım uygulamasını talep ediyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi, 30 Ağustos 2018 tarihli raporunda, kamplarda 1 milyondan fazla Uygur'un alıkonulduğuna ilişkin tahminler yapıldığını kayıtlara geçirmiş ve uygulamanın ürkütücü boyutlara ulaştığını vurgulamıştı.
Avrupa Parlamentosu da geçen yıl ekim ayında kabul ettiği kararla, toplama kamplarının derhal kapatılıp alıkonan kişilerin serbest bırakılmasını istemişti.
Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve çok sayıda uluslararası sivil toplum kuruluşu, ağır hak ihlallerine maruz kalan en az 1 milyon civarında Uygur Türkü'nün durumunu görüşmesi, bölgeye gözlemci heyet göndermesi ve gerçekleri ortaya çıkarması için BM İnsan Hakları Konseyine çağrı yapmıştı.
Çin'in yanıtı
Çin, uluslararası kamuoyunda "toplama kampları" şeklinde adlandırılan yerlerin "mesleki eğitim merkezi" olduğunu ve buralarda tuttuğu kişileri "aşırıcı fikirlerden arındırarak topluma kazandırmayı" hedeflediğini iddia ediyor.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise Çin makamları geri çeviriyor.