LONDRA (AA) İngiliz parlamentosu hükümetin Avrupa Birliği (AB) ile vardığı Brexit Anlaşmasını yarın oylayacak. Ancak Brexit Brexittir sloganıyla yola çıkan Başbakan Theresa May'in 2 yıla yaklaşan müzakerelerin sonucunda elde ettiği anlaşma kimseyi memnun edemedi.
May'in 585 sayfalık Brexit Anlaşması ile AB ile gelecekteki ilişkilere dair vaatlerle dolu 26 sayfalık ortak siyasi deklarasyonu, İngiltere'de alay ve öfke nesnesine dönüştü.
Brexit'in Brexit olmaktan çıktığı görüşündeki aşırı sağcılar, Londra'da pazar günü yapılan gösteride başbakanlık ofisi önüne darağacı getirecek kadar ileri gittiler.
İngiliz parlamentosunun alt kanadı Avam Kamarasında 650 milletvekili bulunuyor. Mayin liderliği yaptığı Muhafazakar Partinin sadece 315 milletvekili var ancak 101 muhalifin Brexit anlaşmasına ret oyu vermesi bekleniyor.
Mayin azınlık hükümetine dışarıdan destek veren Kuzey İrlandanın aşırı sağcı Demokratik Birlik Partisi de (DUP) 10 milletvekiliyle yarınki oturumda ret oyu vereceğini açıkladı. Muhalefet partilerinin de blok halinde anlaşmaya karşı çıkması bekleniyor.
Siyasi gözlemciler, bu parlamento tablosu karşısında Ya benim anlaşmam ya anlaşmasız ayrılık ya da Brexit tehlikeye girer diyen Maye başarı şansı tanımıyor.
Nitekim May, geçen hafta parlamentoda yapılan iki kritik oylamayı parti içi muhalefetin ve DUPun muhalefetle iş birliği yapmasıyla kaybederken bu, Brexit oylaması için güçlü bir sinyal olarak yorumlandı.
Brexit sürecinde kabinesinde aralarında bir dışişleri bakanı ile 2 Brexit bakanının da yer aldığı 10 istifa yaşayan May, zaten siyasi olarak son derece zayıf bir noktaya gerilemişti.
İngiltereyi bekleyen seçenekler arasında hangisinin iyi olduğuna karar vermek kolay görünmüyor.
Avrupa Adalet Divanının bugün açıkladığı kararında İngilterenin Brexit sürecini başlatan 50. maddeyi tek yanlı olarak durdurabileceğine hükmetmesi de ülke siyasetinde kartların yeniden dağıtılmasına yol açtı ve listeye yeni ihtimaller ekledi.
Anlaşma
Brexit Anlaşmasına göre İngiltere ile AB vatandaşları karşılıklı olarak yaşadıkları ülkelerdeki kazanılmış haklarını koruyacak ancak iş gücünün serbest dolaşımı bitecek. İngiltere ve AB arasında vizesiz seyahat ise devam edecek.
İngiltere ABye birliğin bütçesine taahhütlerinden kaynaklanan yaklaşık 40 milyar sterlinlik bir ayrılık ücreti de ödeyecek.
Normal süreç
Anlaşmanın gerekli onayları alması halinde İngiltere 29 Mart 2019 gecesinden itibaren ABden resmen ayrılmış olacak. Hemen ardından başlayacak 21 aylık geçiş sürecinde taraflar gelecekteki ilişkilerine ilişkin müzakereleri sürdürecek.
Müzakerelerin en önemli ayağını da AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ile İngilterenin parçası Kuzey İrlanda arasında fiziki sınır oluşturulmamasını sağlayacak kapsamlı serbest ticaret anlaşması oluşturacak. Taraflar böyle bir anlaşmaya 31 Aralık 2021e kadar varamaz ise bu defa devreye üzerinde anlaşılan tedbir maddesi girecek.
Ancak taraflar Temmuz 2020den önce geçiş sürecini 2 yıl daha uzatmak üzerinde de anlaşabilecek.
Böyle bir uzatma olmaması halinde devreye girecek tedbir maddesiyle İngilterenin bütünü, belirsiz bir süre için AB ile Gümrük Birliği içinde kalacak. İngilterenin tek yanlı olarak çekilemeyeceği bu düzenleme içinde ülke bazı AB kurallarına da tabi olmayı sürdürecek. Tedbir maddesinin AB ile daha yakın bir ilişki içinde kalmasını öngördüğü Kuzey İrlanda ile İngiltere arasında mal dolaşımında ise düzenleyici kontroller yapılacak.
Taraflar hedeflenen kapsamlı serbest ticaret anlaşması üzerinde anlaşmaya varana dek İngiltere pek çok yönüyle fiili AB üyesi olarak kalacak ancak Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere birliğin karar ve yönetim kademelerinde temsil hakkını yitirecek.
Öte yandan, tarafların gelecekteki ilişkileriyle ilgili varacakları anlaşmanın İngiliz parlamentosu ve Avrupa Parlamentosuna ilaveten 27 üye ülkenin parlamentolarınca da onaylanması gerekecek.
Tedbir maddesi devreye girerse İngilterenin ABden anlaşmasız ayrılık ihtimalini de ortadan kaldıracak.
İtirazlar
Brexit Anlaşması özellikle tedbir maddesi yüzünden İngilterede hem sert Brexit yanlıları hem de ılımlı Brexit yanlıları ile ABde kalınmasından yana olanların tepkisini çekiyor.
Sert Brexit yanlıları anlaşmayla İngilterenin ABnin uydu devletine dönüşeceğini ve Kuzey İrlandanın da ülkeden kademeli kopacağını savunuyor.
Bu kişilere göre İngiltere ABye ödeyeceği ayrılık ücreti ile elindeki en önemli müzakere kozunu da yitirmiş olacak.
Sert Brexit yanlıları, ABnin tedbir maddesinin kaldırılmasını engelleyerek İngiltereyi Gümrük Birliği içinde mahsur bırakacağını iddia ediyor. Bunlara göre AB üyesi ülkeler de tedbir maddesini İngiltere ile ikili sorunlarının müzakerelerinde koz olarak kullanmaya yönelebilecek.
Ilımlı Brexit yanlıları ile AB yanlıları da anlaşmanın İngiltereyi, üye sıfatıyla yönetiminde söz sahibi olduğu ABnin pasif parçası haline getireceği eleştirisini yöneltiyor.
İhtimalle
Theresa May, anlaşmanın parlamentodan geçemeyeceğini kabul ederek yarınki oylamayı erteleyebilir veya iptal edebilir. May bu yolu tercih ederse, Brüksel’e giderek anlaşma koşullarını yeniden müzakere etmesi gerekecek.
Brexit Anlaşması kabul edilmesi, sürecin öngörüldüğü gibi işlemesi ise mevcut parlamento tablosunda ancak parti içi muhalefetin ve DUP’nin radikal karar değişikliğiyle mümkün olabilir. Her iki taraf da Brexit’i bütünüyle kaybedeceklerini hissederse, son anda May’in anlaşmasına destek vermeye yönelebilir. Avrupa Adalet Divanının bugün aldığı 50. madde kararı bu yönde bir etki yaratabilir.
Anlaşma parlamentoda beklendiği gibi reddedilebilir. Bu durumda May Brüksel’de anlaşmayı yeniden müzakere etmek isteyebilir. Mayin tedbir maddesine bir zaman tahdidi getirmeyi veya süreçten tek yanlı çekilmeyi sağlayacak bir maddeyi anlaşmaya koydurtmaya çalışması bekleniyor. Ancak AB tarafının bunu kabul etmesine imkansız gözüyle bakılıyor.
Parlamento, Adalet Divanının 50. madde kararının da cesaretlendirmesiyle, Brexit sürecini durdurmaya karar verebilir. Ancak halk oyu ile alınan bir kararın, milletvekillerinin kararıyla değiştirilmesinin ülkede toplumsal gerginliklere yol açabileceği belirtiliyor.
Parlamento, önüne getirilecek bir teklif ile Brexit konusunda ikinci bir referandum kararı alabilir. Önceki yıl yapılan referandumdaki yüzde 48e 52lik denge, bazı anketlere göre benzer bir oran ile ABde kalınmasından yana değişmiş bulunuyor. Bununla birlikte, İngiliz toplumunda AB üyeliği konusundaki bölünmüşlüğün devam etmesi kaçınılmaz görünüyor.
Anlaşması reddedilen May istifa edebilir. Bu durumda eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson ile eski Brexit bakanları David Davis, Dominic Raab gibi isimlerin yarışacağı yeni liderlik seçim süreci başlar.
Parti içi muhalefet May hakkında güven oylaması isteyerek muhalefet partilerinin de desteğiyle hükümeti devirebilir. Bu, Muhafazakar Partide liderlik seçimi sürecini başlatırken, Jeremy Corbyn liderliğinde İşçi Partisine de bir azınlık hükümeti kurma şansı getirebilir.
May’in güven oylamasıyla devrilmesini ardından ülke erken seçime gidebilir. Geçen yıl yapılan seçimde anketleri yanıltarak büyük oy artışı sağlayan İşçi Partisi tek başına hükümet kurabilecek bir oy oranına ulaşabilir.
Zayıflamış olmakla birlikte İngilterenin ABden anlaşmasız olarak ayrılması da seçenekler arasında yer alıyor. İngilterenin birlikle bağlarını radikal biçimde kesecek bu yolun milyarlarca sterlinlik ayrılık faturasından kurtulma gibi bir avantajı olsa da ülkede gıda ve ilaç sıkıntısı başlaması ile toplumsal olayların patlak vermesi gibi olasılıkları gündeme getirebileceği belirtiliyor.