TUNCELİ (AA) Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Tuncelideki Munzur Üniversitesinin akademik yıl açılış töreninde konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, ancak insani merkezli politikalarla başarılı olunabileceğini söyledi.
Türkiyenin dış politikasında girişimci ve insani bir yaklaşım uygulamaya çalıştığını vurgulayan Çavuşoğlu, bu yaklaşımın Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Yurtta barış, cihanda barış ilkesinin şu ana uyarlanması olduğunu vurguladı.
Yerli ve milli girişimci ve insani dış politikanın Türkiyenin coğrafyası, tarihi ve güçlü devlet geleneğinin doğal sonucu olduğuna ve Türk halkının özünü yansıttığına dikkati çeken Çavuşoğlu, bu dış politikanın aynı zamanda uluslararası sistem içinde bulunulan koşulların iyi ve gerçekçi bir analizine dayandığını aktardı.
Dünyada bir tarafta fırsatların diğer tarafta ise zorlu koşulların bulunduğuna işaret eden Çavuşoğlu, terörizm ve terörle mücadelenin tüm dünyanın karşı karşıya kaldığı sınamalardan olduğunun altını çizdi. Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Tuncelide terörden arındırıldıktan sonra hayatın ne kadar normale döndüğünü ve Tunceli halkının da günlük hayatını ailesiyle birlikte daha mutlu nasıl geçirdiğini, akşamları gece birlere kadar dışarıya çıkabildiğini görmek ne kadar büyük bir mutluluk. Ama tüm dünya insanlığı esasen bu terör belasıyla karşı karşıyadır, büyük bir testtir, büyük bir sınavdır. Çifte standartları, ikiyüzlülükleri görüyoruz. Sadece ideolojisi kendisine yakın diye terör örgütlerini destekleyen siyasi partiler, hatta ülkeler ve hükümetler, uluslararası örgütler görmeye başladık.
Radikallik, aşırı sol, aşırı sağ, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı gibi kendisinden olmayan herkese karşı hoşgörüsüzlüğün had safhada olduğu bir dünyayla karşı karşıya olunduğunu belirten Çavuşoğlu, bu durumun sadece Avrupada değil dünyanın farklı yerlerinde, örneğin Latin Amerikada da görüldüğünü bildirdi.
Aşırıcılığın günlük hayatı, ülkelerin demokratik kurumlarını, dünya savaşlarını önlemek için kurulan uluslararası örgütlerin değerlerini ve yapısını sarstığına dikkati çeken Çavuşoğlu, kendisinin 20102012de başkanlığını yaptığı Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin aşırı akımlar yüzünden demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü savunamaz hale geldiğini belirtti.
ABDnin ticaret ve kur savaşlarıyla politikalarına uymayanları cezalandırma yaklaşımı var
Ekonomik politikalarda başarısız olan Avrupa Birliğinin (AB) dışında ülkelerin ekonomik büyümelerine bakıldığında bölgesel bir dengesizliğin söz konusu olduğunu aktaran Çavuşoğlu, ekonomik gücün coğrafi olarak batıdan doğuya, kuzeyden güneye kaydığını anlattı.
Hafta sonunda Birinci Dünya Savaşının 100üncü yılının anıldığını anımsatan Çavuşoğlu, ama halihazırda dünyada İkinci Dünya Savaşı döneminden bile daha fazla sayıda, 70 milyon kişinin yönetilemeyen ülkeler, çevre sorunları, işsizlik, ekonomik sıkıntılar, kıtlık veya terör gibi çeşitli sebepler yüzünden evini terk etmek zorunda kaldığını anımsattı.
Öte yandan dünyada geleneksel jeopolitik ve jeoekonomik mücadelelere geri dönüş eğilimlerinin görülmeye başladığını anlatan Çavuşoğlu, bir yandan küreselleşmenin nimetlerinden bahsedilirken diğer yandan korumacılık, ticaret ve kur savaşları gibi eğilimlerin bulunduğuna dikkati çekti.
Bu sorunlarla mücadele etmek için ülkelerin güçlerini birleştirmesi gerektiğini kaydeden Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:
Esas, politikada çok taraflılık. Biz de çok taraflılığa inanıyoruz ama etkin çok taraflılığı savunuyoruz. Ama bir taraftan da ABDnin özellikle başlattığı tek taraflı kararlar ve sadece küreselleşmeyi değil kendisini düşünen bir akım ve bunu ticaret ve kur savaşlarına döndürerek kendi politikalarına uymayan ülkeleri de cezalandırma yaklaşımı var. Bakın bu geçiş sürecidir. Önümüzdeki yıllarda hangisi hakim olacak, yine tek merkezli bir dünyaya gideceğiz, bu tek merkezli dünya mücadelesinde soğuk savaş dönemi gibi kutuplaşma mı olacak ya da etkin çok taraflılık kazanacak mı? Bu konuda bizim politikamız son derece nettir.
Afrikanın 2050 yılında dünya ekonomisine katkı potansiyelinin 50 katrilyon dolar olduğunu belirten Çavuşoğlu, bunun kimin yararına kullanılacağını, yine sömürgecilerin mi yoksa Afrika halklarının mı kazanacağı sorusunu sordu.
Türkiyenin Afrikaya yönelik ortaklık politikasının sömürgecilerden farkının kazankazan anlayışı ve insani yaklaşımı olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, dış politikanın en önemli unsuru olan ekonomi bakımından Türkiyenin çok daha güçlü olması gerektiğini söyledi.
Teröristle mücadele yetmez, ideolojisiyle de mücadele etmeliyiz
Türkiyenin terörizmle mücadelesi çerçevesinde hem teröristlerle hem de DEAŞ, PKK gibi terör örgütlerinin ideolojileriyle mücadele ettiğini anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
PKK, bugün Kürt kardeşlerimizin haklarını savunuyorum diye ortaya çıkıyor. Yine aşırı terör örgütlerine bakın, ideolojiyle beraber hak ve özgürlük mücadelesi diye başlıyor. Ama hak ve özgürlük mücadelesi dediği şey de esasen elinde bir silah ve kendisine uymayan herkese zulmediyor, kendisine biat etmeyen herkesi öldürüyor, yakıyor yıkıyor. İşte bu ideoloji çok sakıncalı bir ideolojidir. Sadece dağda teröristle mücadele yetmez, teröristin ideolojisiyle de mücadele etmeyi hep birlikte başarmamız lazım.
Enerji güvenliğimizin güçlendirilmesi ve çeşitlendirilmesi şart
Bölgesel kriz yönetimi ve istikrarın güçlendirilmesi konusunda vizyonun yanı sıra somut adımların atılması gerektiğini bildiren Çavuşoğlu, stratejik bağların ve komşu ülkelerle ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Çavuşoğlu, Ekonomik ve ticari ilişkilerimizin, hele işte yaptırımları görüyorsunuz, İran yaptırımı, enerji güvenliğimizin de güçlendirilmesi ve çeşitlendirilmesi şarttır. Bununla ilgili adımlarımızı atmaya devam etmemiz lazım. dedi.
Türkiye uluslararası sorunlara birleştiren bir tavırla bakıyor
Çavuşoğlu, Türkiyenin dış politikası ve uluslararası meselelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiyenin yumuşak güç kullanmasının önemine vurgu yapan Çavuşoğlu, Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, TİKA, Türkiye Maarif Vakfı gibi kurumların küresel ölçekte ortaya koyduğu insani yardım ve istihdam projeleriyle yumuşak gücün geliştirildiğine işaret etti.
Çavuşoğlu, Yumuşak gücün pekiştirilmesi, dış politikamızın önceliklerinden bir tanesidir. diyerek bunların girişimci ve insani dış politikalar sayesinde hayata geçirildiğini belirtti.
Türkiyenin uluslararası sorunlara ayrıştıran değil, birleştiren bir tavırla baktığını dile getiren Çavuşoğlu, tüm dünya ülkelerini de söz konusu inisiyatif çerçevesinde barış ve istikrara teşvik ettiğini söyledi.
Çavuşoğlu, dünyayı etkileyen ortak sorunlara ortak çözümler üretilmesi gerektiğine dikkati çekerek insani dış politikanın insanı merkeze alan, yaratılanı Yaradandan ötürü seven bir nitelikte olduğunun altını çizdi.
İnsani sorunlar
Dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülkenin Türkiye olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
Ama bakıyoruz bunu suistimal ediyorlar. Elbette 3,5 milyon insana sadece Suriyeli olarak ev sahipliği yapıyorsak, ufak tefek sorunlar olur. Ama bu sorunlar hiçbir mültecinin yaşamadığı bir şehrimizde de var mı? Var. Bu insanlar niye gelmek zorunda kaldı? İşte bayramda gitti, geldi, sınırı kapat. Bu yaklaşımlar ne kadar insanidir? Terörden temizlediğimiz bölgelere bu insanların dönmeye başlaması, sağlıklı bir yöntemdir. Ama orada da yardımları ulaştırabiliyorsanız, bunlar önemlidir.
Dünyadaki tüm ülkelere insani sorunların çözümü için çağrıda bulunduklarını anımsatan Çavuşoğlu, İstanbulda Almanya, Fransa ve Rusya ile yapılan dörtlü zirvenin de bu adımların çok önemli bir parçası olduğunu belirtti.
Gıpta eden değil, gıpta edilen bir ülke haline geldik
Çavuşoğlu, Türkiyenin kurduğu bölgesel ve küresel iş birliklerinin hamaset odaklı olmadığını, tarihi İpek Yolunu canlandırmak için de bölgesinde kilit rol üstlendiğini dile getirdi.
Türkiyenin yurt dışı temsilciliklerini girişimci ve insani dış politika ilkesi çerçevesinde sürekli artırdığını söyleyen Çavuşoğlu, 240 diplomatik misyonla temsilcilik sayısı bakımından dünyada beşinci konuma yükseldiklerini söyledi.
Çavuşoğlu, diğer ülkelerle karşılıklı vize kolaylıkları, burslu eğitim projeleri ve yurt dışında çeşitli alanlarda etkin projeler yürüten milli kurumların Türkiyenin uluslararası çapta tanıtılması bakımından oynadığı rolün önemine dikkati çekti.
Türkiyenin uluslararası arenada kendine duyduğu tam güvene dikkati çeken Çavuşoğlu, Şu küresel sistemde tüm zorluklara rağmen, etrafımızdaki tüm buhranlara, çalkantılara, savaşlara rağmen, küresel sistemin kazananlarından bir tanesi de Türkiye Cumhuriyetidir. Gıpta eden değil, gıpta edilen bir ülke haline geldik. dedi.
Barışın merkezi Türkiye olmuştur
Türkiyenin barış için ne kadar kararlı olduğunu İdlib anlaşmasıyla dünyaya gösterdiğini dile getiren Çavuşoğlu, İstanbuldaki dörtlü zirve ile diplomasinin, barışın ana aktörü, merkezi Türkiye ve İstanbul olmuştur. ifadesini kullandı.
Filistin meselesine de değinen Çavuşoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) dönem başkanlığını da üstlenirken İslam dünyasının sorunlarına da Filistine de hiçbir zaman duyarsız kalmadık ve kalmayacağız. Filistini de hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız. diye konuştu.
Medeniyetler İttifakı girişimini yeniden canlandıracağız
Çavuşoğlu, Medeniyetler İttifakı ve dünyadaki yabancılaşma konularına da değinerek şöyle konuştu:
Önümüzdeki pazartesi New Yorkta olacağız. İspanya ile Medeniyetler İttifakı girişiminin eş başkanlığını yapıyoruz, bunu yeniden canlandıracağız. Sözlerimin başında söylediğim üzere, aşırı akımların önüne geçmek için, medeniyetler ve kültürler arası diyaloğu dini boyutuyla beraber canlandırmak için ve aşırı akımların önünü kesmek için biz artık bu ittifakı yeniden canlandıracağız. Bugün biz bu adımları atmazsak, bu trendleri tersine çevirmezsek, korkarım özellikle Avrupa ve dünya, İkinci Dünya Savaşı öncesi duruma gidecektir. Aşırı ve ırkçı akımların kurbanı olacaktır.
Çavuşoğlu, Avrupada 1213 sene Avrupa Konseyi ve diğer örgütlerde de görev yapmış ve tüm bunları yerinde izlemiş bir kardeşiniz olarak söylüyorum, sadece Dışişleri Bakanı olarak söylemiyorum. Biz bunlara ne olursa olsun diyemeyiz. Ön alıcı adımları atmamız lazım. değerlendirmesini yaptı.
Bakan Çavuşoğlu, Türkiyenin hedeflerine ulaşmasında gençlerin enerjisine ihtiyaç olduğunu kaydederek Biz sadece 2023 hedeflerine rakam olarak ulaşırsak bu bizi tatmin etmez. 2053 hedefleri ve 2071 vizyonlarını siz gençler geliştireceksiniz. Yabancı dili ihmal etmeyin. Üniversite eğitiminizi devam ettirirken mutlaka dil meselesini halledin. dedi.
Muhabir: Ecenur Çolak, Tevfik Durul, Ahmet Furkan Mercan