TBMM (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "faşizm" çıkışı dikkati çekti.
CHP adına konuşan birtakım isimlerin yaptıkları uygulamalardan örnekler veren Erdoğan, bu konuda sıkıntının asıl kaynağının, CHP'nin başındaki zat olduğunu söyledi.
"Ön tekerlek nereye giderse arkadakiler de onu izler." ifadesini kullanan Erdoğan, "Bu zat, sorsanız demokratlığı kimseye bırakmaz. Ağzını her açtığında Batı ülkelerinden örnekler verir ama kendisi Genel Başkanlık koltuğunda oturduğu 9 yılda, 9 seçim kaybetmesine rağmen oraya çivilenmiş gibi yerinden kıpırdamaz." dedi.
CHP'deki "Bizans aşkı"
"CHP'nin başındaki zatın ve kimi belediye başkanlarının içlerindeki Bizans aşkı"nın bu süreçte dikkatlerini çeken bir başka konu olduğunu dile getiren Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun öve öve bitiremediği, "demokrasinin ve özgürlüğün sesi" olarak tarif ettiği Gezi olaylarında, duvarlara, "Zulüm 1453'te başladı" sloganı yazıldığını hatırlattı.
Ankara'daki Malazgirt 1071 Bulvarı'nın inşasını protesto ederken, Bizans askeri kıyafeti giyen provokatörleri de yine Kılıçdaroğlu'nun savunduğunu söyleyen Erdoğan, ayrıca serhat şehri Edirne'nin ismini bir kenara bırakıp, Bizans dönemindeki ismiyle hazırlanan afişlerin, CHP zihniyetinin yeni bir tezahüründen başka bir şey olmadığını da vurguladı.
"Milletin hayrına yapılan hangi iş varsa CHP hepsinin karşısında"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzunca bir süredir ülkenin ve milletin hayrına yapılan hangi iş varsa CHP'nin bu işlerin karşısında yer aldığına da işaret etti.
CHP zihniyetinin, tek parti devrinden beri uçak ve silah fabrikalarını kapattığını, otomobil üretme girişimlerini engellediğini, altyapı yatırımlarını yasakladığını, savsakladığını, tüm hizmetleri engellemek için var gücüyle çalıştığını belirten Erdoğan, Osmanlı döneminde başlayan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de hassasiyetle sürdürdüğü demiryolu hamlesini, onun ölümüyle hemen durduranın yine CHP olduğunu anlattı.
Boğazdaki her üç köprünün de inşasına, en büyük muhalefeti bunların yaptığına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Denizin altından geçen Marmaray ve Avrasya tüneline en büyük muhalefeti yine bunlar yaptı. Hatta İnönü; Menderes, Boğaz'a köprü projesini ilk gündeme getirdiğinde tartışmayı, 'Yıkarız' diyecek kadar ileri götürmüştür. Daha önce köprü projesini gündeme getiren merhum Nuri Demirağ, kendisini engelleyen dönemin Başbakanı İnönü ve Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya için şayet gelecekte köprü yapılırsa üzerine 'İnönü ve Çetinkaya geçemez' diye yazılmasını vasiyet etmiştir. Herhalde ben de bir vasiyet yapabilirim: Bay Kemal geçemez."
Keban Barajı gündeme geldiğinde CHP zihniyetinin, projeyi, "Kurbağalara göl yapıyorsunuz." diye engellemeye çalıştığını dile getiren Erdoğan, Seyhan Barajı'na ise "Köstebeklerin araziyi delerek, bendi yıkacağı" şeklinde karşı çıkıldığını anlattı.
Erdoğan, CHP'nin, kalkınmanın temel unsuru olan enerji santrallerini yapan hükümetleri, "Ne yapacaksınız bu kadar elektriği, toprağa mı vereceksiniz?" diyerek sıkıştırdığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'un imar çalışmaları yapılırken CHP'lilerin, Barbaros Bulvarı, Büyükdere Caddesi, Vatan Caddesi, Millet Caddesi, şimdiki E-5 gibi yollara, "Uçak mı indireceksiniz buralara?" diye karşı çıktığını anımsattı. Erdoğan, Marmaray'a, Avrasya köprüsüne de muhalefet edildiğine işaret ederek, "Şayet CHP kafasına kalsaydık İstanbul'da yaşayan ve bu şehri ziyaret eden onlarca milyon insan, Avrupa ve Anadolu yakaları arasında hala sandalla, vapurlarla geçmeye çalışacaktı." dedi.
"Faşist yüzleri açığa çıkıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, varlık sebebini, medeniyet ve kültürlerine ait ne varsa hepsini yok etmek, yeni atılan adımları da engellemeye çalışmak olarak belirlemiş bir partiyle karşı karşıya olduklarını belirtti.
Erdoğan, "Biz milletin hakkının, hukukunun, özgürlüğünün alanını genişletmeye çalıştıkça bunların faşist yüzleri açığa çıkıyor. Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanı'nı bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır. Bu ülkenin başörtülü hanımlarına 'Suudi Arabistan'a gidin' demek faşistliğin en sefil halidir." değerlendirmesini yaptı.
Birkaç gün önce bir oyuncunun, konserden çıkan başı açık, başı örtülü kızlara "Suudi Arabistan'a gidin, burada ne işiniz var." diyerek sataştığını dile getiren Erdoğan, "Adı da neymiş? Sanatçıymış. Buyurun... Dert başka, ne derseniz deyin; bu ülkede insanların yaşam biçimiyle uğraşan CHP zihniyetidir." ifadesine yer verdi.
Erdoğan, AK Parti'nin ise tam aksine bu ülkede yaşam çeşitlerini garanti altına alan bir siyasi zihniyet olduğunu vurguladı.
Milleti, 'beton kafalı, göbeğini kaşıyan adam, makarnacı, kömürcü, dağdaki çobanın oyuyla benimki bir mi?' diyerek aşağılayanların faşistliğinin lime lime üzerlerinden döküldüğüne dikkati çeken Erdoğan, "Halbuki demokrasilerde herkesin inancına, kültürüne, değerlerine saygı duymak esastır. Türkiye'de sadece bu faşistler insanları, içki içenler-içmeyenler, başı örtülüler-başı açıklılar, sakallılar- sakalsızlar diye ayırır. Yıllardır ağızlarından düşürmedikleri yaşam tarzı dayatması, sadece bu faşist CHP zihniyetine mahsustur. Bizim inancımız da töremiz de böyle bir dayatmaya izin vermez." diye konuştu.
"Demokrat Parti'ye oy veren köylülere eşek semeri vurduracak kadar alçalabilmişler"
CHP'nin demokrasi karnesindeki sıfırların bunlarla da sınırlı olmadığını belirten Erdoğan, "1946 seçimlerinden sonra Ankara'nın ilçelerinden birisinde, daha sonra CHP'den milletvekili seçilecek bir kaymakama, Demokrat Partiye oy veren köylülere eşek semeri vurduracak kadar alçalabilmişlerdir." dedi.
"Neresinden tutsanız elinizde kalan elinizde kalan bu CHP zihniyeti, inşallah önümüzdeki seçimlerde milletimizden hak ettiği dersi bir kez daha alacaktır." diyen Erdoğan, "Yeter ki biz milletimize verdiğimiz sözlerin arkasında duralım. Yeter ki biz milletimize hakim değil hadim olmaya geldiğimizi unutmayalım. Yeter ki biz AK Parti'nin milletin partisi olduğunu, milletle birlikte bugünlere geldiğini ve yine milletle birlikte geleceğe yürüyeceğini unutmayalım." vurgusu yaptı.
Muhabir: Ali Kemal Akan