İSTANBUL (AA) Sabancı Holding Yönetim Kurulu üyesi Özdemir Sabancı, ToyotaSA Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Ayşe Nilgün Hasefe'nin DHKP/C terör örgütü elemanlarınca öldürülmesinin üzerinden 23 yıl geçti.
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Sabancı Center İş Merkezi'nde, 9 Ocak 1996'da Sabancı Holding Yönetim Kurulu üyesi Özdemir Sabancı, ToyotaSA Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Ayşe Nilgün Hasefe DHKP/C terör örgütü elemanlarınca öldürüldü.
Olayın ardından yürütülen soruşturma sonunda hazırlanan iddianame ve yargılama sürecindeki kararlara göre, eylem talimatını, DHKP/C terör örgütünün Bayrampaşa Cezaevi sorumlusu Ercan Kartal'ın, açık görüş sırasında Mustafa Duyar ve İsmail Akkol'a verdi. Kurye aracılığıyla üç susturucu bulunan 7.65 milimetre çaplı tabanca, bir cep telefonu gönderilen Mustafa Duyar ve İsmail Akkol, olaydan 6 ay önce Sabancı Center'ın temizlik işlerini yapan şirkete işçi olarak giren, daha sonra yönetim katında çaycılığa başlayan Fehriye Erdal'ın kendilerine Sakıp Sabancı'nın ofiste olduğunu bildirmesi üzerine Sabancı Center'a geldi. Asansörle 15. kata kadar çıkan Duyar ve Akkol, buradaki tuvalette çanta içinde bulunan susturucuları silahlara takarak, kendilerini karşılayan Fehriye Erdal'la 25. kata çıktı. Mustafa Duyar'ın Sakıp Sabancı'nın odasını ikinci kez sorması üzerine heyecanlanan Erdal, odaları karıştırarak sol taraftaki odayı gösterip kaçtı. Gösterilen odaya giren Duyar, Özdemir Sabancı ve Haluk Görgün'ü, İsmail Akkol da başka bir odadaki sekreter Nilgün Hasefe'yi silahla ateş ederek öldürdü.
Duyar ve Akkol kaçarken, Sabancı Center'ın güvenlik kameralarındaki görüntü kayıtlarından kimlikleri tespit edildi. Fehriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar'ın yakalanması amacıyla belirlenen adreslere ve DHKP/C terör örgütüne ait hücre evlere operasyon düzenlendi.
Olaydan sonra Mustafa Duyar, İsmail Akkol ve Fehriye Erdal, kendilerini saklamaları için talimat verilen örgüt üyelerinin İstanbul'un çeşitli semtlerinde bulunan evlerinde kaldı.
Mustafa Duyar, olaydan yaklaşık 1 yıl sonra örgütten ayrılmaya karar vererek, 17 Aralık 1996'da Lazkiye'deki örgüt evinden gizlice ayrılıp 22 Aralık 1996'da Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği'ne teslim oldu.
Türkiye'ye getirildikten sonra İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne teslim edilerek sorguya alınan Duyar, 9 Ocak 1997'de tutuklanarak Kırklareli Cezaevi'ne konuldu.
Dönemin İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma sonucunda, Ercan Kartal, Mustafa Duyar ile firari sanıklar İsmail Akkol ve Fehriye Erdal'ın da aralarında bulunduğu 11 sanık hakkında 28 Şubat 1997'de dava açıldı.
DHKP/C terör örgütünün cezaevi sorumlusu Ercan Kartal, Mustafa Duyar, İsmail Akkol ve Fehriye Erdal hakkında, eski TCK'nın 146/1. maddesinde yer alan ''Anayasal düzeni zorla değiştirmeye çalışmak'' suçundan idam cezası istendi.
Diğer sanıklar hakkında da ''yasa dışı örgüte yardım ve yataklık etmek'' suçundan 4,5 ile 7,5 yıl arasında hapis cezası talep edildi.
Duyar'ın itirafları
Sanıkların İstanbul 1 No'lu DGM'de 3 Haziran 1997'de yargılanmasına başlandı.
Dava sürecinde çeşitli itiraflarda bulunması nedeniyle Kırklareli Cezaevi'ne konulan Mustafa Duyar, 25 Temmuz 1997'deki duruşmada, isnat edilen suçları iddianamede belirtildiği gibi işlediğini itiraf etti. Duyar, teslim olmasının nedenlerini şöyle anlattı:
"Teslim olmam, basit bir polisiye olay değil, bir siyasi eylemdir. Örgüt bizi propaganda malzemesi olarak kullanmaya başladı. Teslim olmam, örgütün gerçek yüzünü teşhir etmemi ve terör örgütünün bizlerin üzerinden yürüttüğü propaganda eylemini boşa çıkarmaya yönelik bir eylemdir.''
Eylül ayında Afyon Cezaevi'ne nakledilen itirafçı sanık Mustafa Duyar, cezaevinden nakli sırasında kendisine komplo kurulduğunu iddia etti.
Cezaevinde Semra Polat ile evlenen Mustafa Duyar, 17 Temmuz 1998'de eşiyle beraber Silifke Özel Tip
Kapalı Cezaevi'ne naklini istedi.
Mustafa Duyar, Afyon Cezaevi'nde Nuri ve Vedat Ergin'in elebaşı olduğu "Karagümrük çetesi" üyelerince 15 Şubat 1999'da öldürüldü.
Ekim 2000'de Uşak Cezaevi'ndeki isyan sırasında çekildiği iddia edilen bir videoda, Nuri Ergin, Mustafa Duyar'ı öldürdüğünü itiraf etti.
Yargılama sonucu
Sabancı suikastı davasına bakan dönemin İstanbul 1 No'lu DGM'si, 15 Mart 2001'de verdiği kararda, sanık Ercan Kartal hakkındaki dosyayı, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden "eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e suikast" davasıyla birleştirdi. Ercan Kartal'ın, idam cezasının kaldırılmasının ardından aldığı "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" ise Yargıtay tarafından onandı.
DGM, yakalanamayan firari sanıklar İsmail Akkol ve Fehriye Erdal'ın dosyasını ayırdı.
Mahkeme, 15 Şubat 1999'da öldürülen sanık Mustafa Duyar'ın dosyasını düşürüp, diğer sanıklar hakkındaki kamu davasının kesin hükme bağlanmasını erteledi.
Fehriye Erdal'ın yakalanması
Olayın ardından firar eden Fehriye Erdal ise 1999'da Belçika'nın Knokke kentinde kaldığı apartmanda yangın çıkması sonucunda sahte pasaportla yakalandı.
Türkiye'ye iade edilmeyip Belçika'da yargılanan Erdal, bir yıla yakın cezaevinde kaldıktan sonra ev hapsi aldı. Mart 2006'da firar eden Erdal, Eylül 2007'de Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı yargılanması kararı verilse de daha sonra bu karar bozuldu, Sabancı ailesinin başvurusu üzerine süreç yeniden başladı.
Türkiye'de işlediği 3 cinayet suçundan 25 Mayıs 2016'da Belçika'da yeniden yargılanmasına karar verilen Erdal, 20 Şubat 2017'de Brugge Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı 15 yıl hapis cezası ile 10 yıl sivil ve siyasi haklardan mahrumiyet cezası aldı.
İsmail Akkol'a ağırlaştırılmış müebbet
Suikastın ardından firar eden İsmail Akkol ise 2014'te Yunanistan'da yakalandıktan sonra serbest bırakıldı. Türkiye'ye iade talebi Yunan mahkemesince reddedilen Akkol hakkında İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kırmızı bülten çıkarılması talepli iade talepnamesi hazırlandı.
Türkiye'ye giriş yaparken Aydın'ın Söke ilçesinde yakalanan İsmail Akkol, 4 Şubat 2016'da tutuklandı.
İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılaması yapılan Akkol, 17 Mayıs 2017'deki duruşmada eski TCK'da yer alan, "Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Davanın firari sanığı Fehriye Erdal'ın dosyası ise savunmasının alınmaması ve hakkında çıkarılan kırmızı bültene uygun yakalama emrinin infaz edilmemesi üzerine ayrıldı.