HATAY (AA) - Tarihi dokusuyla İstanbul Kapalı Çarşı'yı andıran, 1574 yılında inşa edilen Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi'ndeki dükkanları sadece kadınlar çalıştırabiliyor.
Hac ve İpek Yolu kervanlarının buluşma noktasında yer alan ve 2013'te restore edilmesinin ardından buradaki 60 dükkanın kiralama yöntemiyle tahsis edildiği esnaf kadınlar, atkı ve bere gibi el işi ürünleri, hazırladıkları hediyelik eşya ile çeşitli yöresel yemekleri tarihi dokunun gölgesinde satışa sunuyor.
Her cuma "bereket duası" geleneğini sürdürüyorlar
Kadınlar her cuma "dua kubbesi" olarak adlandırılan alanda bir araya gelerek, hayırlı kazançlar için "bereket duası" geleneğini de sürdürüyor.
Payas Kaymakamı Polat Kara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, külliyenin, ilçenin önemli turistik alanları arasında yer aldığını söyledi.
Külliyede hayata geçirdikleri çalışmanın kadın girişimcileri teşvik etmek amacıyla örnek teşkil ettiğini vurgulayan Kara, "Amacımız, kadınların kendi el becerilerini gelir kapısı haline getirmeleri. Külliyemizin restorasyonu tamamen aslına sadık kalındığı için yapıldığı zamanda dükkan olarak tasarlanan her yer yine aynı şekilde restore edildi ve faaliyete geçirildi. 60 dükkanımız var. Böyle bir imkan sağlandığı için hanımlarımız fevkalade memnun." ifadesini kullandı.
"Hayalime kavuştum"
İşletmeci Özlem Merter ise sadece kadınların çalıştığı bir ortamda daha rahat hareket edebildiklerini dile getirerek, "Burası üretmek isteyen, gerçekten hizmet etmek isteyen kadınlara sunulmuş ata yadigarı bir yer. Biz böyle bir imkan sunulduğu için çok memnunuz. Külliyenin içerisinde bir cami var, burada çalışıp içeride ibadetimizi de yapabiliyoruz. Bizim ihtiyacımız olan her şey var. Çocuklarımız da geliyor gözümüzün önünde oluyorlar, biz gayet memnunuz." diye konuştu.
Elif Oral da iş yerleri sayesinde aile bütçelerine katkı sağladıklarını, dükkan sahiplerinin kadın istihdamına destek olduğunu da anlattı.
Dükkan sahibi olma hayaline kavuştuğunu dile getiren Oral, kendilerine verilen desteğe teşekkür etti.
Muhabir Ozan Efeoğlu
Yayınlayan Niğmet Koşarhan