İSTANBUL 'AA) - Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Yönetim Kurulu Başkanı Can Akın Çağlar, AA Finans Masası'nda ekonomiyi değerlendirirken siyasi, ekonomik ve finansal olmak üzere 3 temel ayağı dikkate aldıklarını söyledi.
Bu 3 ayağın sağlam olması durumunda ekonominin sağlıklı bir şekilde yoluna devam edeceğini vurgulayan Çağlar, "Dünya siyasetini etkileyen hele ki dünya ekonomisinin büyüklüğünün yüzde 25’ini oluşturan bir ülkenin başındaki bir kişinin bir anlamda twitlerle ortamı germesi, twitlerle siyası ayağı sallıyor olması işin açıkçası dünya ekonomisinde bir çalkantı oluşturuyor. Hele ki bunu tek bir ülkeye yönlendirdiği zaman o ülkenin etkilenmesi doğal olarak daha farklı olabiliyor.” diye konuştu.
Çağlar, ancak dünyanın yavaş yavaş buna alıştığını ve sigortacılar olarak sürekli yeni ürün geliştirme çabası içerisinde olduklarını dile getirerek, “Belki de uluslararası siyasi söylemin de absorbe edilmesi için bir sigorta geliştirsek sanki fena olmaz gibi gözüküyor. Aksi takdirde her gün bir twitle uyanan ve ona göre ekonomin şekillendiği bir dünyanın çok sürdürülebilir bir ekonomik büyüme sağlaması çok mümkün değil. O sebepledir ki dünya ekonomileri sürekli çalkalanıyor. Bu çalkalanmaların da getirdiği değişik ülkelerde değişik etkiler ortaya çıkabiliyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye ekonomisinin de doğal olarak bu gelişmelerden etkilendiğine işaret eden Çağlar, “Çünkü dış dünya ile önemli bir entegrasyonumuz var. Kapalı bir ekonomi değiliz, yıllardan beri, rahmetli Özal’ın Cumhurbaşkanlığından beri bir dış dünyaya açıklığımız söz konusu. Bugün de her geçen gün dış dünyayla daha entegre olan bir yapımız var. Dolayısıyla dış dünyadaki siyasi etkilenmeler, ekonomik etkilenmeler, finansal etkilenmeler bizi de dolaylı veya direkt etkileyebiliyor.” dedi.
"Sektör, 2018'de ortalama yüzde 20’ye yakın büyüdü"
Akın Çağlar, Türkiye ekonomisine de aynı şekilde siyasi, ekonomik ve finansal çerçevede bakılması gerektiğini dile getirdi.
Çağlar, 2018’de sektör olarak kolay bir yıl geçirmediklerini bildirdi.
Kurlardaki dalgalanmaların ve faizlerin sektörü etkilediğini aktaran Çağlar, “Sigortacılığın 2 ana gelir kalemi var. Bir taraf teknik, yaptığı ana işten elde ettiği gelirler var bir tarafta da finansal gelirleri var. Faizlerin yukarı gitmesinin getirdiği bir finansal gelir artısının yanı sıra öbür tarafta maliyetlerin oluşturduğu bir yükle karşı karşıya kaldık. Ama ana yapı olarak bir takım büyüklükleri söylemek gerekirse 165 milyar liralık aktif büyüklüğü olan bir sektörüz. 63 tane sigorta şirketi var. 2018 yılında ortalama yüzde 20’ye yakın bir büyüme gösteren sektör. Toplam primimizi de bu yıl herhalde 51-52 milyar lira civarında kapatacakmışız gibi görünüyor.” şeklinde konuştu.
"Sigorta sektörü 2019'da yüzde 15-17 bandında büyür"
Akın Çağlar, Türk sigorta sektörünün yüzde 72'sinin yabancı sigorta şirketlerinden oluştuğunu aktararak, şunları kaydetti:
"Bu kadar kur ve faizlerde atak olmasına rağmen, yabancıların Türkiye'ye yönelik güveninde hiçbir negatiflik yaşamadık. Bir yıl önce, her şeyin normal olduğu dönemde, elimizdeki nakitlerin sadece yüzde 15'i döviz, yüzde 85'i TL idi. Kurların arttığı dönemde, bu oranlar aynen korundu. Sektör olarak yine yüzde 15'lik döviz likiditesi taşıyoruz. O da yurt dışı borçlanmamızı ödemek için ihtiyaç olan bir rakam. Biz özellikle yabancı şirketlerle bir araya geldiğimizde, bu dalgalanmalardan biraz endişeleniyor olmakla birlikte hep şunu söylüyorlar: Biz Türkiye'nin uzun vadeli potansiyeline güvendiğimiz için buradayız.
Biz gayri safi milli hasılamızın 1,4'ü kadarını sigortacılıkta aktif oluşturmuşuz. Avrupa'da bu oran 7 civarında. Yabancıların kendi ülkelerinde ekonomi yavaşlamış, nüfus yaşlanmış, yatırım ihtiyaçları yerine gelmiş... Dolayısıyla ellerindeki likiditeyi yatıracak yer arıyorlar ve bu anlamda onlar için Türkiye hem Avrupai bir ülke olması açısından hem inanılmaz bir potansiyel sunmasından dolayı yabancının ilgisinde ben bugüne kadar hiçbir eksiklik görmedim."
Sigorta sektörünün geçmiş 10 yılda yüzde 15'ler civarında büyüdüğü bilgisini veren Çağlar, "Enflasyonun yüzde 8'lere indiği dönemde reel büyüme gösteren bir sektörüz. Bugün yaşadığımız enflasyon oranları yüzde 20'lere çıktığı dönemlerde de reel anlamda büyüyemeyen, nominal olarak büyüme trendi içinde olan bir sektörüz. Bugünden yarına agresif büyüme trendine ihtiyacı olan bir sektör gibi gözükmüyor sigorta sektörü. Sigorta sektörü olarak 2019'da ise yüzde 15-17 bandında büyürüz diyoruz." diye konuştu.
"Yaşadığımız faizler Türk ekonomisinin sıkıntılarının getirdiği faizler değildi"
Çağlar, geçmiş dönemlere bakıldığında Türk ekonomisinin büyümesi ile bankacılık sektörünün verdiği kredilerinin birebir korelasyona sahip olduğuna işaret etti.
Bugünlerde kamu bankalarının gerek faiz indirimi gerekse yeni kredilerin verilmesi noktasında rol almaya başladığına dikkati çeken Çağlar, diğer bankaların bunu takip edeceğini düşündüklerini söyledi.
Çağlar, "Şu bir gerçek ki yaşadığımız faizler Türk ekonomisinin sıkıntılarının getirdiği faizler değildi. Yaşadığımız kur seviyeleri Türk ekonomisinin temellerinden kaynaklanan bir sorun değil. Tamamen bir atak diyelim. Dolayısıyla bu dengelenme ve aşağı doğru yavaşlama süreci içerisinde. O yüzden yılın ilk yarısı belki seçim yoğunluğuyla geçecek ama arkasından ikinci yarıdan itibaren yeniden trend yukarı gidecektir." ifadelerini kullandı.
'Milli tasarruf seferberliği ilan etmeliyiz'
Bireysel Emeklilik Sistemi'ndeki (BES) birikimlere ilişkin soru üzerine Çağlar, Türkiye'nin en önemli sorunlarından birinin tasarruf eksikliği olduğunu belirterek, BES hayata geçmeden önce Türk insanının tasarruflarının GSMH oranının yüzde 20'lerdeyken, BES'in de devreye girmesiyle tasarrufların artmasına 5 puanlık katkı sağladığını söyledi.
Çağlar, sigorta sektörünün toplam finansal büyüklüğün yüzde 4'ünü oluşturduğunu, en büyük payın yüzde 88 ile bankacılığa ait olduğunu ifade ederek, "Yüzde 4'lük büyüklükle 145 milyar TL'lik tasarruf üreten sektör. Sigorta sektörünün ürettiği tasarruflar kaliteli, çünkü biz uzun vadeli yatırımlarda tasarruflarımızda kullanıyoruz. Sigorta sektörünün büyümesinin sağladığı tasarruflar ülkenin kalkınmasına birebir fayda sağlıyor." diye konuştu.
Türkiye'nin hassaslaştığı dönemlerde sıcak para denilen portföy yatırımlarının hızla Türkiye'den çıkmasının kur atakları olarak yansıyabildiğini anlatan Çağlar, "Bundan dolayıdır ki Milli Tasarruf Seferberliği ilan etmeliyiz. Tasarruf etmek tüketim yapmayacağımız anlamına gelmemekle beraber hayatımızdaki gereksiz harcamaları kısmak lazım. Bir ekonominin en temel tasarrufu verimlilik artışıdır. Biraz teknolojiye önem vermemiz gerekiyor. Teknolojinin getirdiği verimliliği yansıtmamız gerekiyor." şeklinde konuştu.
"BES'te yaklaşık 92 milyar TL tasarruf elde edildi"
Çağlar, BES ile ilgili bir takım eksikliklerinin olduğunu, bazı ihtiyaçların oluştuğunu ancak hepsinin birden çözülmesini beklememek gerektiğini aktararak, BES'e işveren katkısını beklediklerini, ama bugünün zor şartlarında işverene bir yük daha gelmesini istemediklerini, ileride sağlanacak işveren katkısını destekleyecek uygulama olursa işverenin de çalışanın da memnun olabileceğini dile getirdi.
Otomatik katılımla BES'e 15 milyon kişi girdiğine, bugün 5 milyon kişinin sistemde bulunduğuna dikkati çeken Çağlar, "Cayma oranı çok yüksek gözükmekle beraber, tasarruf etmeyen 5 milyon insan tasarruf eder hale geldi. BES'te biriken tasarruflar 87 milyar TL. 2003 yılında hayatımıza giren Bireysel Emeklilik Sistemi'nde yaklaşık 92 milyar TL tasarruf edilmiş vaziyette bulunuluyor." dedi.
Yeni düzenlemeyle BES'te işverenleri tarafından sisteme dahil edilip ayrılma hakkını kullananların 3 yıl içerisinde bir defalığına sisteme dönebilmesinin önünün açılmasına ilişkin Çağlar, "Sektörün bu konuda derdi yok. Şu anda 5-9 çalışanı bulunan 400 bin firmanın çalışanları sisteme giriyor. Yaklaşık 2 milyon insan otomatik katılım içerisinde girecek. Sektör bu kadar büyük rakamları bile karşılayacak vaziyette. Operasyonun gerçekleştirilmesi konusunda sektörün yetkinliği ileri düzeyde." değerlendirmesinde bulundu.
"Son 10 yılda trafikten sektör olarak 7,3 milyar TL zarar ettik"
Çağlar, Türkiye'de bugün 22,5 milyon aracın bulunduğunu, bu araçların 17,5 milyonu trafik sigortasını, yaklaşık 6 milyonu da kaskoyu almış vaziyette olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Bir anlamda kamusal görev olduğu ve bu kadar insanımızı ilgilendirdiği için serbest olan tarifeden yaşanan hızlı fiyat artışlarının akabinde devlet fiyatları kendinin belirlediği bir tarife sistemine geçti. Tarife sistemine geçişle iyi sürücü ile kötü sürücüyü ayırt etme imkanımız kalmadı. Bir havuz ve belli bir tarife mantığıyla yürüttüğümüz için orada kişi bazlı fiyatlama imkanından mahrum kaldığımızdan dolayı sistemi bir havuz fiyatlaması haline getirdik. Biz son 10 yılda trafikten sektör olarak 7,3 milyar TL zarar ettik. Trafik sigortası kamunun bize verdiği zorunlu bir görev olması, insanımıza da zorunlu tutması nedeniyle sektör olarak bundan para kazanalım derdinde değiliz ama zarar da etmeyelim derdindeyiz. Burada oluşan zararı diğer ürünlere yansıtmak durumunda kalıyoruz."
"Her iş günü 138 milyon lira hasar ödüyoruz"
Çağlar, terör, yangın, işsizlik, doğal afetler gibi olayların sigortacılığa ilgiyi artırıp artırmadığına dair bir soru üzerine, önceki yıl 29 milyar lira, 2018'de de de aşağı yukarı 35 milyar lira hasar ödediklerini söyledi.
"İş günü olarak kabaca baktığımızda sigorta sektörü her gün 138 milyon TL insanımızın kara gün dostu olmak vasfıyla yanında olmuş." diyen Çağlar, bu yönleri ile de anılmak istediklerini, sektörün sadece prim üretip poliçeyi arz etmediğini anlattı.
Çağlar, yıl genelinde iş günleri baz alındığında her gün 138 milyon lira ödeme yaptıklarını kaydederek, sektör olarak ödedikleri hasarlarla, zor zamanlarda insanların yanında olmalarıyla anılmak istediklerini bildirdi.
"Her gün 44 bin insanın hasarını ödüyoruz"
Çağlar, tüketicilerin, sigorta sektörünün hasarları ödemek istemediğine dair bir algı olduğuna yönelik yorum üzerine, bu konuyu rakamlarla ifade etmek istediklerini söyledi.
TSB Başkanı Çağlar, "Kasko ve trafik örneklerinde söylüyoruz. 100 lira prim alıyoruz 106 lira hasar ödüyoruz. Aldığımızdan fazlasını ödüyoruz. 138 milyon lira her iş günü para ödüyoruz. 44 bin 400 dosyayı proses ediyor bu sektör. Her gün 44 bin insanın hasarını ödüyor. Ama sıkıntımız şu; insanlarımız aldığı poliçenin içeriğini bir okusa, içeriğindeki teminatları bir anlasalar o zaman bizim sorunumuz kalmayacak." dedi.
"Sigortacılıkta alınacak çok yol var"
Çağlar, Türkiye'de kişi başına ödenen sigorta primine ilişkin bir soru üzerine, "Genelde kendimizi Avrupa ile mukayese ediyoruz. Avrupa'da kişi başı bin 650 dolar sigorta harcaması varken Türkiye'de 149 dolar. Kat edeceğimiz çok daha yol var." dedi.
Muhabir: Abdulselam Durdak, Belgin Yakışan, Elif Ferhan Yeşilyurt, Uğur Aslanhan
ekonomi
Muhabir Murat Birinci
Yayınlayan Nuray Tunçay